28 Ocak 2012 Cumartesi

Evvel Zaman İçinde...


Kaç yıl önceydi bilmiyorum.

Kaç yaşındaydım bilmiyorum.

Nerede ya da nasıl ilk olarak karşıma çıktığı da zihnimde net değil...

Bu daha çok, masanın üzerine parçaları yığmanız ile başlıyor sanırım. Ya da daha öncesinde, elinizde "boş" bir masa olduğunu fark etmemizle... Üzerini ne ile dolduracağınızı bilmediğiniz ancak boşuna var olmadığından da emin olduğunuz bir masa..

Farkındalığı olmayan bir koleksiyoncusunuz en başlarda..

Hayatınızın her "an" ında karşınıza çıkıyor bunun örnekleri. Caddede yürürken.. Bir cafede vakit geçirirken.. Alışveriş yaparken.. Televizyon izlerken.Birşeyler okurken ya da yazarken. Herkesle/Herhangi biriyle iletişim kurarken..  Hep birşeyleri "topluyorsunuz"...

Masanızın üzerine gelişigüzel bırakıyorsunuz topladıklarınızı. Neden onu seçtiğinizi bilmeden, ne işe yarayacağını bilmeden biriktiriyorsunuz onları üst üste..

Zaman ilerledikçe, masanın üzeri kalabalıklaştıkça, artık bunları şekillendirmeye başlıyorsunuz. Kendi aralarında tutarlı hale gelmeye başlıyor masanın üzerindekiler.

Birbirlerine benziyorlar... Birbirlerini tamamlıyorlar... Birbirlerini "gerçek"leştiriyorlar...

Ama ya bütün?.. Nedir "BU"?..

Sonra bir gün.. Alelade bir gün.. Alelade bir an.. O kelime "damgalanıyor" tüm bu "birikintilerin" üzerine..

BDSM

Hiç yadırgamıyorsunuz..

"Nasıl yani ben BDSM'den mi hoşlanıyorum?"  demiyorsunuz.

"Peki ne yapmam gerekiyor şimdi?" sorusu dahi gelmiyor aklınıza. Çünkü siz zaten ne yaptığını bilen, fakat bildiği şeyi "söyleyemeyen" bir dilsizdiniz önceleri.

İşte böyle başladı benim için.

Tıpkı bir çocuğun zorla hobiye özendirilmesi gibi, "Aaa! bak BDSM diye birşey varmış. Neymiş bu?" diye başlayan "heves"ler değil benim başlangıcım.

"BDSM bu işin en sert halidir. Çok büyüleyici bir dünya, gizem dir." gibi süslü cümlelerin peşinden giderek de olmadı.

Pat! diye oldu.. Olduğunu anlamadan oldu.. Olmadan önce nasılsam, olduktan sonra da öyle kalacak kadar "gündelik" oldu...

İçimdeki bütün o hisleri "biriktirdiğim" masamın üzerine "kazıdığım" kelimelerdi BDSM.

İşte benim "Nasıl başladı?" hikayem bu kadar sıradan. Sıkıcı. Tekdüze. Ve Gerçek...

Masam'a Hoş Geldiniz.

Çekinmeyin, bir sandalye çekin...


5 yorum:

  1. hoplaya zıplaya giderken yeni gördüm blog'unuzu. bdsm diye bir sürü geri zekalıca şey yaşayan insanların blog'larında sürüyle zırva okuduğum için sinirlerim bozuktu (hem sinirli, hem küstah bir insanım ben). burayı inceleyince yemin ediyorum sakinleştim, böyle bir nur, bir huzur indi üzerime. "şükür" dedim "böyleleri de varmış". düşündüm düşündüm, bildiğim forumlardan kimselere benzetemedim sizi. bulmak istediğimden pek emin de olmadığım için çok kurcalamadım. şu an aklımdan bir sürü şey geçiyor, ifade etmek için uygun bir yol seçemedim. seçmemem kendi adıma da daha hayırlı olur doğrusu. daha fazla pestenkerani lakırdı dağıtmadan gitsem iyi olacak. kendi adıma bir teşekkür etmek için yazıverdim bu yorumu. üzerinde fazla durmadan yayınla butonuna basacağım. hoşça kalın.

    YanıtlaSil
  2. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Birilerinin hislerine tercuman olabilyorsam ne mutlu.

    YanıtlaSil
  3. sana aşık oldum,herşey güzel..

    YanıtlaSil
  4. BDSM kısmıyla ilgili yorum yapmak haddime değil, fakat samimiyetine ve doğallığına hayran kaldım. sanırım bu kadar..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *