13 Mayıs 2018 Pazar

Zemin Etüdü...




"Bana hizmet ederken gözlerini benden ayırma..."

İçinde "Hizmet" geçmeyen, BDSM ile bağlantısı olmayan ilişkilerde dahi sıkça rastladığımız, biraz klişe bir istek. 

İlişki esnasında, sevgilisi dudaklarını kullanırkan, kucağında kıvranırken ya da altında çığlıklar atarken gözlerini bir an olsun ayırmamasını isteyen insanların sayısı azımsanmayacak kadar çok.

Fakat neden?...

Bakışlar Tahrik edici olduğu için mi?

Evet, bir çift güzel gözün etkileyiciliğinden bahsetmeye lüzum yok. Bunu hiçbirimiz reddedemeyiz.

Fakat,

Dolgun Göğüsler de fevkalade birer tahrik unsuru olabilirler. Şekilli bir kalça da aynı şekilde...

Belirgin dudaklar, fit bir vücut ve tabi masum/güzel bir yüz de aynı oranda tahrik unsuru olabilir.

Ancak ilişki esnasında hemen hiç kimse "Göğüslerin daima bana dönük olsun."

"Kalçalarını görüş açımdan ayırma."

"Dudakların her daim karşımda olsun." gibi taleplerde bulunmuyor.

Öyleyse, nedir özellikle gözlerin her daim karşımızda olmasını arzu etmemizdeki temel neden?

Bu fiziksel tahrik olmadığına göre,

Sebebi şüphesiz ki gözlerdeki Mana...

İlişkide aradığımız, ihtiyaç duyduğumuz, ilişkide yaşanan her şeye, yaptığımız, yapılan, içinde bulunduğumuz her eyleme anlam katan şey, Mana...

Bir yazının başlığı, bir filmin fon müziği gibi. Var olan tüm eylemselliğe anlam katan şeyi, Manayı arıyoruz gözlerin derinliğinde....

. . . 




Evet, Mana çok önemli, etkili ve belirleyici...

Bakışlardaki farklı ifadeler, muntazaman aynı şekilde yapılan iki eyleme çok farklı iki anlam kazandırabiliyor. Bu konuda da hepimiz hemfikiriz. 

Fakat...

Nedir bir Manaya bu denli "ihtiyaç duymamızın" nedeni?

Kucağında kıvranan güzellik, 

Altında inleyen masumiyet, 

Önünde diz çöken dilber, ihtiyaç duyduğun hazzı almana neden yetmiyor da, "Gözlerini benden ayırma." deme ihtiyacı duyuyoruz?

. . . 


Eski yazılarımdan birinde bu hususun üzerinde fazlasıyla durmuştum. (Evet, oldukça uzun bir süredir yazmıyorum)

Bir itaatkar nasıl sahiplenilme, ait olma, teslim olma ihtiyacı duyuyorsa, bir Dominantın "ihtiyaç" duyduğu şey de, güvenildiğini, mutlak ve sonsuz güvenildiğini ve uğruna nice fedakarlıklara katlanılacak kadar da Sevildiğini hissetmektir.

Sevdiğini hissettirmenin en "acı" şekli budur belki de...

Çekilen eziyet, gösterilen çaba, hissedilen acı.. tüm bu fedakarlıklar, aslında "Sevgiliye sunulan bir buket çiçek" misali yapılan sevgi gösterisinden farksızdır. 

İtaatkarının, Sahibine sunduğu, çaba, emek ve fedakarlık dolu bir buket çiçek...

. . .


Acı demişken, 

İtaatkara çektirdiğimiz acının eylemselliğinden hazzediyor olsaydık, 

Vurmanın şiddeti hazzımızı artırıyor olsaydı, 

Saçlarını ne kadar sert çekersek o kadar mutlu oluyor olsaydık, 

Gırtlağının derinlerine doğru ilerledikçe, nefessiz çırpınışı daha acı, daha ağrılı oldukça daha çok hazzediyor olsaydık, 

Şüphesiz ihtiyacımız olan itaatkarın gözleri değil, sadece daha kalın bir sopa ya da daha şiddetli bir tokat olurdu.

. . .

Ancak atılan her tokat, akıtılan her damlada aranan yegane tatmin, itaatkarın gözlerinde gizli..

Yediği tokatla canının nasıl yandığını itaatkarın gözlerinde görüp, acısına rağmen durumundan şikayet etmeyişindeki, gözlerini ayırmadan bekleyişindeki sabır, tahammül, bağlılık, aidiyet ve sevgide gizli.

. . .

Nice sınanmış ilişkiler var çevremizde.

Uzak mesafenin anlaşılmazlığı ile sınanmış,

Kavgaların şiddeti ile sınanmış,

Ekonomik zorluklarla,

Fikir ayrılıkları ile,

Kıskançlıklar, tartışmalarla sınanmış ve "sağlamlığını" ispat etmiş nice ilişkiler...

. . .


Her ilişki sağlamlığını görmek için bir sınava, bir sınanmaya ihtiyaç duyar.

Özü itaat ve aidiyete dayanan bir ilişkinin sağlamlığı ise göz yaşı ile sınanır.

Kenetlenen gözlerin detaylarında gezinen acı, aidiyet ve sabırda bulunur aranan sevginin ispatı.

Ve sahibinin gözlerine kenetlenen o gözlerden akan her damla, sevgisinin gerçekliğini perçinleyen birer çivi gibi zemine saplanır...

Sevgisinin zemini ne kadar sağlam, kanıtlar.

Ve yapılan zemin etüdü, itaat edenin de, Sahibinin de yüreğine kazınır..

8 yorum:

  1. Nefaseti kesiğinden taşan bir avdet olmuş, hulasa mükeyyif...
    Zemin-ü Zaman

    YanıtlaSil
  2. güzel geri dönüş , dahasını bekliyor insan..

    YanıtlaSil
  3. Merhaba whattpad diye bir uygulamada yazınızı gördüm. Orada bir üyeliğiniz var mı ?

    YanıtlaSil
  4. Merhaba, size ulaşabileceğim bir mail adresiniz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kalemkesigi@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *