13 Mart 2012 Salı

Göz Yaşı




Lise yıllarımın son günleri...

Öğenimim için geldiğim şehirden ayrılmama günler kala, ardımda bıraktığım tüm izleri "siliyordum".

İnsanın gelecek çizgisini bu kadar net bilmesi,

Ve malesef bu çizgiye bu kadar "mecbur" kalması ne vahim..

....


Bu şehir çok güzeldi.

Bu şehirdeki her şey bu şehir kadar güzeldi.

Ve O, bu şehirdeki her şeyden daha güzeldi...


Göz bebeklerindeki iki küçük yuvarlağa bütün bir denizi sığdıracak kadar mavi, 

Gülüşündeki tek gamzede şehri saklayacak kadar "güzel"di..


En fazla bir çocuk kadar günahkar,

En az bir bebek kadar temizdi...
 
Yanımdaydı...

Yamacımdaydı...

Kollarımın altında, sımsıkı sarılıyor, zamandan çalabildiği kadar beni çalmaya çalışıyordu.

...

Her ayrılık hüzünlüdür. Her son -beraberinde getirdiği tüm başlangıçlara rağmen-  keder verir.

Masumiyetimin son demlerinde geçen son günlerimde,
 
"Masumiyetimin" son simgesi, son kez  beni sımsıkı kavrıyor,
 
İçimdeki son sevgi kırıntılarıyla ruhunu dolduruyor...

 ...
 
Şehir, Kadın, Aşk, Deniz, Rüzgar... 

Her şey ayrılığa bu kadar uyarken, neden birşeyler eksikti hala?

Daha ne olmalıydı bu ayrılığı "gerçek" kılacak kadar "Keskin"?...

...

Sigarasını yakmak istedi. 

Sigarasını ikinci kere yakmak istiyordu bugün...

Sigarasını bir kez dahi yakmasına müsaade etmezken, bugün "bir kez daha" diyordu...

Son harçlığıyla dışarı çıktığı son günün son paketiydi.

Ve son paketinin son sigarasını, 

Son sevgilisinin son gününde, son kez izin alarak "yakmak" istiyordu...




Sigarayı bana uzatmasını istedim.


-"Kıracaksın, biliyorum." dedi.

Kırmayacağıma söz verdim. 

Uzattı..

Birkaç saniye sonra sigarayı geri uzattım. "Evet, şimdi içebilirsin." dedim...

Sigarayı elimden aldı. 

Baktı. Baktı. Baktı...

Defalarca sigaraya baktı. 

Defalarca bana baktı...


Tek gamzesi koca bir şehri yutacakken, iki gamzesi birden beliriverdi...

Değil bir şehri, evreni içine hapsedebilirdi.


Dudaklarını büktü...

Şehir titriyordu...

Şehir yerinden oynuyordu.. Şehir ağlamak üzereydi... Şehir boğuluyordu....

Gözlerinden bir deniz boşaldı...

Tek damlası tüm günahlarına yetecekti.

Oysa o tüm evreni kutsuyordu...






İçimdeki masumiyetin son kırıntıları beni suçlarken, içimdeki BEN huzur doluyordu..

Bu ayrılık işte şimdi bir "ayrılık"tı.

Ve işte şimdi bir "Kadının Yüzü" bir ayrılığa bu kadar yakışıyordu.

Göz yaşlarıyla karışan göz kaleminin lekesi halen o günkü gömleğimde duruyor.

Mecbur kaldığım her şey gibi ayrıldığım o deniz gözlü kız, halen gömleğimde yaşıyor...







Ve biliyorum ki, o "son sigara"daki yazı, halen bir yerlerde saklanıyor;

"27.05.XXXX Beni Unutma..."




5 yorum:

  1. İçimdeki masumiyetin son kırıntıları beni suçlarken, içimdeki BEN huzur doluyordu..

    harika Yüreğinize sağlık .

    YanıtlaSil
  2. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. Gömleğini dikmedi
    erkeğin
    topluiğneyle tutturdu baştanbaşa
    yaralansın diye giydikçe-
    nasıl da yakışıyor
    böylesine açık
    güçlü boynunda
    beyaz bembeyaz
    kırmızı lekelerle.*

    *Yannis Ritsos-Erotika

    YanıtlaSil
  4. Cok duygulandirdiniz beni. Hisleri, anlari kelimelerle ifade etmekte cok basarilisiniz. Umarim yazmaya devam edersiniz. -blair

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçten yorumun için teşekkür ederim blair. Yazma şevkimi yeniden bulmayı ben de umut ediyorum.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *